Skip to main content

Olin v. Libya Davasında Libya Ulusal Petrol Şirketi Örneği

  I.      Giriş

Olin v. Libya davası, Libya’nın ekonomik olarak dışa açıldığı bir dönemde Libya’nın başkenti Trablus’ta kurulan ve bir zamanlar umut vaat eden bir yatırım olan süt ve meyve suyu fabrikası etrafında şekilleniyor. Ancak tüm bunlar geçici bir umuttan ibaret kaldı. Artan siyasi istikrarsızlık ortamında, Libya Hükümeti 2006 yılında bu yatırımı kamulaştırma kararı aldı. Bu karar, yıllar süren ve farklı yargı mercilerini ilgilendiren uzun ve karmaşık bir hukuki mücadelenin başlangıcı oldu.

Bu uyuşmazlığın dönüm noktalarından biri, 19 Haziran 2025 tarihli Paris Temyiz Mahkemesi kararıyla yaşandı. Bu emsal niteliğindeki karar, Fransız “alter ego” doktrinini uygulayarak, Devletlere karşı verilen tahkim kararlarının, kamu iktisadi teşebbüslerinin (“KİT”) tüzel kişilik perdesini kaldırarak tenfiz edilebileceğini ortaya koydu. Bu davada, Libya Ulusal Petrol Şirketi’nin (Libyan National Oil Corporation, “NOC”) varlıkları Fransız mahkemesi önünde hedef alındı.

 II.      Anlaşmazlığın Başlangıcı: Tutulmayan Söz ve Kamulaştırma

Olin davası, 2000’li yılların başında Libya’nın küresel ekonomiye yeniden entegre olma çabaları sırasında ortaya çıktı.[1] Güney Kıbrıs Rum Yönetimi merkezli Olin Holdings’in tek hissedarı olan bir Libya vatandaşı, Trablus’ta bir süt ve meyve suyu fabrikasına yatırım yaptı. Bu girişim, yalnızca girişimcilik arzusunu değil, aynı zamanda o dönemde yürürlüğe giren yatırım dostu mevzuat ile Libya’nın artan sayıda ikili yatırım anlaşmalarının (bilateral investment treaty, “BIT”) yarattığı iyimserliği de yansıtıyordu. 1997 tarihli ve 5 sayılı Yatırım Kanunu ve 2003 tarihli değişikliği, yabancı sermayeyi çekmek amacıyla çeşitli garanti ve teşvikler sunuyordu.[2]

Ancak bu reform ortamının kırılgan olduğu kısa sürede ortaya çıktı. Ekim 2006’da Libya makamları, arazinin kamu konutları için gerekli olduğunu ileri sürerek, Olin’in fabrika ve arazisinin kamulaştırılmasına karar verdi. Herhangi bir tazminat ödenmedi ve ordu tesisi yıkmaya başladı.[3]

İlginçtir ki, bu gelişme, dönemin lideri Muammer Kaddafi’nin oğlu Saif al-Islam Kaddafi’nin, zengin elitleri hedef alan ve ülkenin gençlerine ev ve araç vaat ettiği popülist “Yarının Libya’sı için Birlikte” başlıklı konuşmasından kısa süre sonra yaşandı. Yolsuzlukla mücadele kisvesi altında sunulan bu kampanyanın, siyasi hedeflere hizmet ettiği ve iktidar elitlerinin gözünden düşenleri cezalandırmak için bir araç olarak kullanıldığı öne sürüldü.[4]

Olin’in kamulaştırılması, yatırım korumalarının ne kadar hızlı aşınabileceğini ve Devlet politikasının reformdan baskıya yöneldiğinde yatırımcıların karşı karşıya kalabileceği riskleri gözler önüne sermektedir.

III.      Yurtiçi Hukuki Mücadeleler: Yargı Çıkmazı ve Sonuçsuz Hukuki Girişimler

Kamulaştırmanın ardından Olin, 2006 ile 2014 yılları arasında Libya’nın iç hukuk sistemi içinde tazminat talebinde bulunarak birkaç dava açtı. Sürecin en önemli aşaması, 13 Nisan 2010 tarihinde Trablus Temyiz Mahkemesi’nin kamulaştırma kararını Libya Yatırım Kanunu’na aykırı olduğu gerekçesiyle iptal etmesiyle yaşandı. Ancak Libya makamlarının bu kararı uygulamayı reddetmesi nedeniyle karar fiilen etkisiz hale geldi.[5]

İç hukuk sürecindeki son karar 14 Şubat 2014 tarihinde verildi ve Güney Trablus Mahkemesi, bir zarar kanıtı bulunmadığı gerekçesiyle Olin’in tazminat talebini reddetti.[6] Yargı sisteminin şikayetlerini giderme konusunda etkisiz olduğu anlaşılınca, Olin uluslararası tahkim yoluna başvurdu.

3 Temmuz 2014 tarihinde şirket, 2004 tarihli Güney Kıbrıs Rum Yönetimi-Libya BIT’si uyarınca Uluslararası Ticaret Odası (ICC) nezdinde tahkim süreci başlatarak yaklaşık 148 milyon ABD doları tutarında tazminat talep etti.[7] Şirket, Libya’nın BIT kapsamındaki ve Libya yabancı yatırım mevzuatına dayalı yükümlülüklerini ihlal ettiğini; özellikle de hukuka aykırı kamulaştırma ve adil ve hakkaniyetli muamele sağlama yükümlülüğünü yerine getirmediğini ileri sürdü. Bu gelişme, bir iç hukuk uyuşmazlığının uluslararası yatırım uyuşmazlığına nasıl dönüşebileceğini açık biçimde ortaya koymaktadır.

IV.     Uluslararası Tahkim: İç Siyasetten Uluslararası Hukuka Evrim

Tahkim yerinin Paris olduğu ve Lübnanlı hakemler Nayla Comair-Obeid (başkan), Ibrahim Fadlallah ve Roland Ziadé’den oluşan ICC tahkim heyeti, Olin’in 2004 tarihli Güney Kıbrıs Rum Yönetimi-Libya BIT’si kapsamındaki taleplerini inceledi. Libya’yı hukuka aykırı kamulaştırma ve adil ve hakkaniyetli muamele yükümlülüğünü ihlal etmekten sorumlu bulan heyet, 25 Mayıs 2018 tarihinde Olin lehine 18,225 milyon avro tazminata, 1,8 milyon avro yasal masraf ve faiz ödenmesine hükmetti.[8]

Tahkim kararının tenfiz süreci ise uzun ve karmaşık oldu. Olin, kararı çeşitli ülkelerde icraya koymaya çalışırken, egemen bağışıklığı ve KİT’lerin hukuki özerkliği gibi engellerle karşılaştı.

Fransa’da hedef, Libya ekonomisini büyük ölçüde kontrol eden Libya’nın ulusal petrol şirketi NOC idi. Fransız mahkemeleri, NOC’nin banka hesaplarına ve TotalEnergies ile ortak girişimi olan Mabruk Oil Corporation’daki hissedarlık haklarına yönelik haciz kararı verdi.[9] Bu sırada, ABD mahkemeleri, Libya’nın bağışıklık iddialarını ve usule ilişkin itirazlarını reddederek tahkim kararının tenfizine hükmetti.[10]

Bu koşullar altında Olin davası, özellikle de KİT’ler ile ilgili olarak, Devletlere karşı verilen tahkim kararlarının Fransa’da tenfizinde karşılaşılan stratejik güçlükleri gözler önüne sürdü.

V.      Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması: Paris Temyiz Mahkemesi, NOC’nin Libya’nın Bir Uzantısı Olduğuna Karar Verdi

Olin’in tenfiz stratejisinin en önemli unsurlarından biri, NOC’nin Libya’nın “alter ego”su olarak tanımlanıp tanımlanmayacağıydı. NOC, teknik olarak kâğıt üzerinde ayrı bir tüzel kişilik olmakla birlikte, ulusal petrol gelirlerini kontrol etmesi nedeniyle fiilen Libya’nın temel ekonomik gücü olarak faaliyet görmektedir. NOC, bu süreçte şirketin Libya’dan bağımsız bir şirket olduğunu ileri sürdü.

Ancak 19 Haziran 2025 tarihinde Paris Temyiz Mahkemesi bu savunmayı reddetti. Alt mahkemenin kararını onayan mahkeme, NOC’nin Libya’nın bir uzantısı olduğunu ve bağışıklığa sahip olmadığını belirtti.[11] Bu karar, bir KİT’in tüzel kişilik perdesinin kaldırılması yoluyla “alter ego” doktrininin, Devletlerin uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmemeleri durumunda nasıl uygulanabileceğini gösteren dikkate değer bir örnek olarak ortaya çıkmaktadır.

Mahkeme, NOC’nin işlevsel ve mali açıdan bağımsız olup olmadığını belirlemek amacıyla Fransız içtihadında yer alan iki aşamalı testi uyguladı. Mahkeme, şirketin idaresinin kanunla düzenlenmesi, üst yönetimin Devlet tarafından atanması ve en önemli mali kararların Devlet onayıyla alınması gibi açık bağları tespit etti. Ayrıca, NOC’nin gelirlerinin Devlet mülkiyetindeki hidrokarbon kaynaklarından elde ediliyor, bu gelirler Libya Merkez Bankası’na aktarılıyor ve ulusal bütçenin %95’inden fazlasını oluşturuyordu.

Mahkeme, Libya’nın tahkim kararının tenfizinin “erken” olduğu yönündeki itirazını da reddetti. Libya, tahkim sürecine aktif şekilde katılmış olmasına rağmen, kararın verilmesinden ancak dört yıl sonra, 2022 yılında kararın iptali için başvuru yapmıştı. Mahkeme, bu gecikmenin ve Libya’nın tahkim kararına uymamasının, kararın tenfizini haklı kıldığını değerlendirdi.

Paris Temyiz Mahkemesi, NOC’nin Libya’nın alter ego’su olduğunu tespit ettikten sonra, NOC’nin tahkim sürecine taraf olmamış olmasına rağmen, Olin’in 18,2 milyon avroluk tahkim kararını NOC’nin varlıkları üzerinden tenfiz etmesine izin verdi. Bu dönüm noktası niteliğindeki karar, Fransa ve ötesinde giderek güç kazanan bir yargı eğilimini yansıtmaktadır: Yeterli kurumsal ve mali özerkliğe sahip olmayan KİT’ler, Devletin bir uzantısı olarak değerlendirilebilir ve varlıkları icra takibine açık hâle gelebilir. Bu karar, Devletlerin bağlayıcı tahkim kararlarından kaçınmak için hukuki kurgu yoluyla sorumluluktan kurtulma çabalarının önüne geçerek, tahkim kararlarının fiilen icra edilebilirliğini pekiştirmektedir.

Bu gelişmeden iki hafta sonra, 1 Temmuz 2025 tarihinde Paris Temyiz Mahkemesi Olin lehine iki önemli karar daha verdi.[12] Mahkeme, ICC tahkim heyetinin yargı yetkisine ilişkin kısmi kararını ve 24 milyon avroyu aşan tazminat, faiz ve yasal masraflara ilişkin nihai kararını onadı.

2025 yılının Haziran ve Temmuz aylarında verilen bu kararlar birlikte değerlendirildiğinde, Fransa’da tahkim kararının icrasının önündeki tüm usule ilişkin engeller ortadan kaldırılmış; Libya’nın, ekonomik açıdan kritik öneme sahip NOC varlıkları aracılığıyla mali sorumluluğunu yerine getirmesi için sağlam bir hukuki zemin oluşturulmuştur. Bu sonuç, kamulaştırmanın üzerinden neredeyse 20 yıl geçtikten sonra elde edilmiş olması bakımından da dikkat çekicidir.

VI.     Fransız “Alter Ego” Doktrini: Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması

Paris Temyiz Mahkemesi’nin 19 Haziran 2025 tarihli kararı, Fransa’da şu hukuki ilkenin geçerliliğini bir kez daha teyit etmiştir: KİT, bir Devletin “alter ego”su veya “uzantısı” olarak kabul edilebildiği durumlarda, o Devletin borçlarından sorumlu tutulabilir.

Bu doktrin, Fransız Yargıtayı’nın 1987 tarihli Benvenutti et Bonfant v. Banque commerciale congolaise[13] kararına dayanmakta olup, iki aşamalı bir test öngörmektedir: (1) işlevsel bağımsızlığın yokluğu, yani Devletin KİT’in yönetimi ve karar alma süreçleri üzerinde fiili ve etkin bir kontrol sahibi olması ve (2) mali ayrışmanın olmaması, yani KİT ile Devletin mali kaynaklarının ayrıştırılamaması.

Fransız mahkemeleri bu testi tutarlı bir şekilde uygulamaktadır.[14] Yargıtay’ın 2007 tarihli SNPC v. Walker International kararında,[15] Kongo Ulusal Petrol Şirketi’nin Fransız bankalarındaki hesaplarına yönelik icra işlemi, bu hesapların Devlet faaliyetlerini finanse etmek için kullanılması gerekçesiyle onanmıştır. Kongo’ya ait KİT’in, doğrudan cumhurbaşkanlığına bağlı olması ve bağımsız bütçeye sahip olmaması gerekçeleriyle, varlıklarına el konulmasına izin verilmiştir.

Fransız yargısının benimsediği “şekilden çok öz” yaklaşımı, özellikle şu kriterlere odaklanmaktadır: şirketin yönetim yapısı, kamu hizmeti yükümlülükleri ve Devlet ile KİT arasındaki mali akışlar. Mahkemeler, alter ego’nun var olup olmadığını belirlemek için bir dizi olguyu inceleyen “concordant indicia” metodolojisini kullanmaktadır.

Her ne kadar Fransa’nın 2016 tarihli Sapin II Yasası, yabancı Devlet varlıklarının haczine karşı bazı usuli korumalar getirmiş olsa da,[16] bu yasa KİT varlıklarının haczine yol açan alter ego testinin maddi içeriğinde bir değişiklik yapmamıştır. Nitekim Fransız mahkemeleri son yıllarda da, KİT’lerin Devlet egemenliğinin araçları oldukları gerekçesiyle, “alter ego” ilkesi kapsamında varlıklarının haczine hükmetmeye devam etmektedir.[17]

Bu bağlamda, Olin v. Libya kararı, Devletlerin bağlayıcı tahkim kararlarından kaçınmak amacıyla şirket yapısı kurgusu kullanmalarına karşı Fransa’nın sergilediği kararlı tutumla tam bir paralellik göstermektedir.

VII.      Daha Geniş Etkileri

Olin v. Libya davasında Fransız mahkemeleri tarafından verilen kararlar, Libya açısından hem hukuki hem de stratejik anlamda ciddi bir kaybı temsil etmektedir. Ekonomik olarak, Libya 24 milyon avroyu aşan tazminat ve yasal giderlerin icra süreciyle karşı karşıyadır. Stratejik açıdan ise, Paris Temyiz Mahkemesi’nin NOC’yi Libya’nın “alter ego”su olarak tanımlaması, ülkenin ekonomik bel kemiğini doğrudan hedef almakta ve KİT’lerin geleneksel “dokunulmazlık zırhını” delmektedir.

Yatırımcılar açısından bu gelişme, tenfiz dinamiklerinde önemli bir paradigma değişimini yansıtmaktadır. Mahkemeler, artık yalnızca şirketin hukuki formuna değil, fiili kontrol ilişkilerine ve mali iç bağlara odaklanmakta; bu da Devletlerin tahkim kararlarına uymaması durumunda tenfiz sürecini kolaylaştırmaktadır. Bu eğilim, özellikle direnç gösteren Devletlere karşı uluslararası tahkim sisteminin güvenilirliğini ve etkinliğini güçlendirmektedir.

Siyasi düzlemde ise dava, Devletin iç politikalarının uzun vadeli etkilerinin klasik bir örneğini teşkil etmektedir. 2006 yılında, Libya’nın iç siyasi dönüşüm süreci kapsamında gerçekleştirilen kamulaştırma, neredeyse 20 yıl sonra, yabancı mahkemeler önünde sorumluluk doğurmuştur. Olin’in Libya Yatırım Otoritesi’nin iştiraki olan Libyan Foreign Investment Company (LAFICO)[18] yerine NOC’nin varlıklarını hedef almayı tercih etmesi, NOC’nin yüksek likiditesinin yanı sıra Libya ekonomisindeki merkezi konumunu ve günümüzdeki uluslararası mali görünümünü yansıtmaktadır.

Bu nedenle, Fransız mahkemelerinin Olin v. Libya davasındaki kararı, Libya aleyhine verilen kararların tenfizinde bir dönüm noktası olup, Libya ekonomisinde baskın bir güç olan NOC’nin geniş varlıklarını hedef almaktadır.

VIII.     Sonuç

Olin v. Libya davası, uluslararası yatırım uyuşmazlıklarında siyaset, hukuk ve ekonominin ne kadar iç içe geçmiş olduğunu mükemmel bir şekilde ortaya koymaktadır. Bir yatırım fırsatıyla başlayan süreç, yargı kararı olmaksızın ve siyasi saiklerle gerçekleştirilen bir kamulaştırmaya, ardından ise Libya’nın varlıklarına karşı açılan tarihi nitelikte bir tahkim ve tenfiz davasına dönüşmüştür.  Bu uyuşmazlık, egemen bağışıklığı ve KİT rolü konusundaki önemli davaların çerçevesini oluşturmaya katkı sunmaktadır.

Paris Temyiz Mahkemesi’nin kararı, mahkemelerin artık tüzel kişilik perdesini kaldırmaya ve Devletlerin KİT’leri aracılığıyla sorumluluktan kaçınmalarını engellemeye hazır olduğunu göstermektedir. Bu yaklaşım, Libya’nın kurumsal kılıf altındaki hazinesi konumundaki NOC’yi hedef almayı mümkün kılarak, yatırımcılar açısından hukuki koruma alanını genişletmektedir. Ayrıca karar, egemen bağışıklığının hâlâ tenfiz sürecinde önemli bir engel olmakla birlikte mutlak olmadığını ve belirli koşullarda aşılabileceğini açıkça ortaya koymaktadır.

KİT’lerin, Devletler tarafından giderek daha fazla ekonomik ve siyasi kontrol aracı olarak kullanılmaya başlanmasıyla birlikte, Olin v. Libya davası, tahkim kararlarının tenfizinde Devlet–KİT ilişkilerinin pratik ve işlevsel bir değerlendirmeye tabi tutulmasının gerekliliğini güçlü biçimde vurgulamaktadır.

 

[1] Alison Pargeter, “Reform in Libya: Chimera or Reality?, Mediterranean Paper Series”, The German Marshall Fund of the United States, 2010 (“Pargeter, Reform in Libya”).

[2] Olin Holdings Limited v. Libya (“Olin v. Libya), ICC Dava No. 20355/MCP, 25 Mayıs 2018 tarihli Nihai Karar, para. 80-82.

[3] Id., para. 93-95.

[4] Nader Bushnaf and Partners Law Firm, “‘€24 Million – From a Dairy Factory to the Freezing of NOC Assets’”, Facebook, 23 Temmuz 2025, https://www.facebook.com/ElPashaLtd/posts/our-english-version-page-/1227472515842912/,  erişim 11 Ağustos 2025; Pargeter, Reform in Libya, s. 5, 15, 17.

[5] Olin v. Libya, para. 101-110.

[6] Id., para. 120.

[7] Id., para. 17.

[8] Id., para. 552.

[9] Paris Adalet Mahkemesi, 22/1576 sayılı, 10 Kasım 2022 tarihli kararı.

[10] ABD 2. Temyiz Mahkemesi, 12 Temmuz 2023 tarihli kararı.

[11] Paris Temyiz Mahkemesi, 24/07514 sayılı, 19 Haziran 2025 tarihli kararı.

[12] Paris Temyiz Mahkemesi, 22/20898 sayılı, 1 Temmuz 2025 tarihli kararı; Paris Temyiz Mahkemesi, 22/20899 sayılı, 1 Temmuz 2025 tarihli kararı.

[13] Fransız Yargıtayı, 85-14.843 sayılı, 21 Temmuz 1987 tarihli kararı.

[14] Maria Kostystska, “Sovereign Immunity – France”, Lexology GTDT – Sovereign Immunity, 2023, s. 10-11.

[15] Fransız Yargıtayı, 04-13.108 sayılı, 6 Şubat 2007 tarihli kararı.

[16] 2016-1691 sayılı “Sapin II” Kanunu, m.  59, Fransız Medeni İcra Usulleri Kanunu’na yabancı devlet varlıklarının haczi konusunda katı koşullar getiren üç yeni madde (L.111-1-1, L.111-1-2 ve L.111-1-3) eklemiştir.

[17] Paris Temyiz Mahkemesi, 21/109197 sayılı, 19 Mayıs 2022 tarihli kararı.

[18] Paris Temyiz Mahkemesi, 18/17592 sayılı, 5 Eylül 2019 tarihli kararı, LAFICO’nun Libya’nın bir uzantısı olduğu sonucuna varmıştır.

Leave a Reply