Skip to main content

Giriş

“Türkiye, emisyonlarını en geç 2038 yılında zirveye ulaştırmayı amaçlamaktadır […] bu, 2053 yılına kadar net sıfır hedefine ulaşma yönündeki uzun vadeli hedefe doğru atılmış bir adımdır.[1] Paris Anlaşması kapsamında üye devletler tarafından bildirilen ve bağlayıcı olmayan bir eylem planı olan Türkiye’nin Ulusal Katkı Beyanı’nın (Nationally Determined Contributions – UKB) ilk paragrafı iddialı bir hedef ortaya koymaktadır. Bu hedeflere ulaşmak için Türkiye, sera gazı salınımını daha maliyetli hale getiren ve salınımlarını azaltanlara teşvik sunan mekanizmaları, yani karbon fiyatlandırmasını hayata geçirmelidir. Bu makale, Türkiye’de şimdiye kadar uygulanan tek (ılımlı) karbon fiyatlandırması türü olan gönüllü karbon piyasalarının hukuki boyutlarını incelemektedir.

Karbon fiyatlandırması iki şekilde olabilir: Karbon vergisi veya Emisyon Ticaret Sistemi (ETS). Karbon vergisi karbon emisyonlarının maliyetini yükseltmeyi amaçlamakta ancak emisyonların olabilecek en az seviyede olmasını garanti etmemektedir. Öte yandan, ETS veya emisyon üst sınırı ve ticareti mekanizması, emisyonlara tedrici olarak azalan bir üst sınır koyar ve emisyon yapanların ton karbondioksit eşdeğeri (MtCO2e) olarak ölçülen emisyon birimlerini satmasına ve satın almasına izin verir. Karbon fiyatı, her bir programın piyasası tarafından belirlenir. 2005 yılında kurulan Avrupa Birliği (AB) ETS, AB’deki emisyonların %40’ını kapsayan dünyanın ilk karbon piyasasıdır.[2] Bu minvalde öne çıkan diğer programlar ise 2013 yılında başlatılan ve eyaletin sera gazı emisyonlarının %80’ine uygulanan Kaliforniya’nın Emisyon Üst Sınırı ve Ticareti Programı[3] ve 2021 yılında faaliyete geçen Çin’in ulusal ETS’sidir.

Herhangi bir emisyon üst sınırı ve ticareti mekanizmasının bulunmadığı durumlarda, emisyon yapanlar salımlarını azaltmaya yönelik kendi belirledikleri hedeflere ulaşmak için gönüllü karbon piyasalarından karbon kredisi satın alabilirler. Bunlar, hükümetlerin emisyonlara bir üst sınır koyduğu (uyum karbon piyasaları olarak adlandırılan) zorunlu karbon piyasalarından farklıdır. Bu nedenle, gönüllü karbon piyasaları emisyonlar üzerine bir ücret koymaz, ancak kaynakları normalde ekonomik olarak daha zor olacak emisyon azaltıcı projelere yönlendirir. Bağımsız kuruluşlar proje uygunluk gerekliliklerini, izleme, raporlama ve doğrulama (Monitoring, reporting and verification – MRV) prosedürlerini ve karbon kredilerinin satın alınması, satılması veya kullanımdan kaldırılması, yani piyasadan çıkartılması, için bir altyapı belirlemektedir.

Bu makalede ilk olarak Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) rejimi kapsamında karbon kredisi ticaretine ilişkin uluslararası yasal çerçeve açıklanacaktır. Ardından, MRV yükümlülükleri ve ETS programlarına ilişkin Türkiye’deki yasal ve düzenleyici ortam incelenecektir. Üçüncü bölümde, karbon kredilerinin ihracı ve ticaretine ilişkin küresel uygulamalar ana hatlarıyla ele alınacak ve son bölümde ise Türkiye’deki operatörlerin gönüllü karbon piyasalarındaki uygulamalarına odaklanılacaktır.

Uluslararası hukuki çerçeve

Uluslararası düzlemde, iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik temel hukuki araç BMİDÇS’dir. 1992 yılında imzalanan ve 1994 yılından bu yana yürürlükte olan BMİDÇS, sürdürülebilir bir iklim sistemini korumak için atmosferdeki sera gazı yoğunluklarını istikrara kavuşturmayı ve “iklim değişikliği tehdidine yönelik insan kaynaklı müdahaleyi” önlemeyi amaçlamaktadır.[4] Türkiye, bu sözleşmeyi 2004 yılında onaylamıştır ve sözleşmenin 1. Ek’i uyarınca “insan kaynaklı sera gazı emisyonlarını sınırlandırarak iklim değişikliğinin azaltılması konusunda ulusal politikalar benimsemeyi ve ilgili önlemleri almayı” taahhüt eden gelişmiş devletler arasında yer almaktadır.[5]

BMİDÇS çerçevesinde kabul edilen iki uluslararası anlaşma 1997 tarihli Kyoto Protokolü ve 2015 tarihli Paris Anlaşması’dır. Türkiye bu anlaşmalardan  ilkini 2009 yılında, ikincisini ise 2021 yılında onaylamıştır.

Kyoto Protokolü, (Türkiye’nin yer almadığı) EK B listesinde yer alan gelişmiş ülkelere bağlayıcı emisyon azaltma hedefleri koyarak BMİDÇS’nin sera gazı emisyonlarını azaltma hedefine işlerlik kazandırmaktadır. Buna ek olarak, Kyoto Protokolü’nün 12. maddesinde belirtilen Temiz Kalkınma Mekanizması (Clean Development Mechanism), BMİDÇS’nin 1. Ek’indeki listede yer almayan bir ülkenin, satılabilir Sertifikalandırılmış Emisyon Azaltımı (Certified Emission Reductions – CER) ile sonuçlanan projelerden yararlanmasına izin vermektedir.[6]  Türkiye, BMİDÇS’nin 1. Ek’indeki listede yer aldığı için Türk projeleri CER kredisi kazanmaya uygun değildir.

Paris Anlaşması’nın ortaya koyduğu hedef, ortalama sıcaklığın sanayi devrimi öncesi seviyelerin en çok 2°C fazlası olmasının ve sonraki adım olarak artışın 1,5°C ile sınırlandırılmasına yönelik çabaların sürdürülmesidir.[7]  Anlaşmanın 6. maddesi, emisyon azaltım hedeflerine ulaşmak için üye devletler arasında gönüllü iş birliği için bir çerçeve öngörmektedir.[8] Madde 6.2, uluslararası olarak transfer edilen azaltım çıktılarını (Internationally Transferred Mitigation Outcomes) ülkelerin UKB miktarlarına sayar. Bu durum karbon kredileri için potansiyel olarak (gönüllü piyasaya ek olarak) yeni bir piyasa yaratacaktır.  Paris Anlaşması Madde 6.4, Kyoto Protokolü’nün Temiz Kalkınma Mekanizması’na benzer şekilde çalışacak bir mekanizma kurmaktadır. Ev sahibi ülkelerde emisyonları ortadan kaldıran veya azaltan faaliyetler, A6.4ER olarak adlandırılan ticarete elverişli karbon kredileri üretecektir. Şu anda, gönüllü karbon piyasası ile Paris Anlaşması’nın 6.2 ve 6.4 maddeleri kapsamındaki piyasalar ayrıdır, ancak gelecekte birleşebilirler.[9] Paris Anlaşması hem Türkiye’de hem de dünyada nispeten yeni bir dönemde yürürlüğe girmiş olması nedeniyle, gönüllü karbon piyasaları üzerindeki etkisi bakımından şimdiye kadar sınırlı bir uygulama alanı bulmuştur. Yine de gelecekte BMİDÇS’nin karar alma organı olan Taraflar Konferansı’nın standartlarına uygun yeni bir karbon kredisi piyasası yaratılması ihtimali mevcuttur.[10]

Türk Mevzuat Çerçevesi

Son on yılda Türkiye, sera gazı emisyonlarını azaltmayı amaçlayan bir dizi mevzuatı yürürlüğe koymuştur. Çevrenin korunmasına yönelik temel mevzuat olan 2872 sayılı Çevre Kanunu’nda yakın zamanda yapılan bir değişiklik, ülkede emisyon ticareti için temel teşkil etmektedir:

Çevrenin korunması, iyileştirilmesi ve kirliliğinin önlenmesine ilişkin genel ilkeler şunlardır: […] h) […] sera gazı emisyonlarının takibine yönelik karbon ticareti gibi piyasaya dayalı mekanizmalar ile ekonomik araçlar ve teşvikler kullanılır.[11]

Kanun; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na (“Çevre Bakanlığı”) bu ilkenin uygulanmasına yönelik kural ve usulleri belirleme yetkisi vermektedir. Kanun, emisyon izleme planını ve doğrulanmış emisyon raporunu zamanında sunmayan kuruluşlara 173.207 TL’ye kadar idari para cezası verilmesini öngörmektedir.[12] Çevre Bakanlığı ayrıca, ülkenin toplam emisyonlarının %50’sinden sorumlu olan endüstrilere izleme, raporlama ve doğrulama sürecine ilişkin prosedürel yükümlülüklerini getiren bir dizi yönetmelik ve tebliği yürürlüğe koymuştur.[13]

Türkiye’de halihazırda bir emisyon üst sınırı ve ticareti mekanizması bulunmamaktadır. Ancak, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından ortaklaşa hazırlanan Orta Vadeli Program (2023-2025), “etkin işleyen bir Ulusal Emisyon Ticaret Sisteminin, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması [Carbon Border Adjustment Mechanism – “SKDM”] ile uyumlu olarak geliştirileceğini” öngörmektedir.[14]  Söz konusu ETS uyum sistemi Türkiye’deki mevcut izleme, raporlama ve doğrulama (MRV) yapısına dayanacaktır.[15]

Çevre Bakanlığı da 2013 tarihli Gönüllü Karbon Piyasası Proje Kayıt Tebliği ile kendi gönüllü karbon piyasasını kurmaya çalışmıştır.[16] Ancak, Çevre Bakanlığı’nın programının çok az başvuru aldığı ve programın şu anda aktif olmadığı görülmektedir.

Gönüllü Karbon Piyasalarının Küresel Uygulaması

Gönüllü karbon piyasası, bağımsız standart belirleyici kuruluşlardan oluşan bir yapıda işlemektedir. Bu kuruluşlar, standartlarına göre karbon emisyonlarını önleyen veya ortadan kaldıran projeleri izlemekte ve sertifikalandırmakta ve işletmecilerine karbon kredisi vermektedir. Krediler, şirketlere veya bireylere borsa dışı özel piyasalarda veya borsalarda satılabilir. Alıcılar bu krediyi emisyonlarına mahsup ederek geri ödeyebilirler.

Bu piyasalarda iki tür kredi vardır. Bunlardan ilki olan Kaçınma Kredileri (Avoidance Credit), salınacak olan karbonu önleyen/azaltan yenilenebilir enerji tesisleri gibi projeler için verilmektedir. Atmosferden karbondioksit çeken doğrudan hava yakalama gibi projeler ise Uzaklaştırma Kredisi (Removal Credit) vermektedir. Kaçınma kredileri daha bol miktarda bulunmakta ve piyasanın %80’inden fazlasını oluşturmaktadır. Ancak kalitelerini tespit etmek daha kolay olduğu için uzaklaştırma kredileri daha pahalıdır.[17] Zira atmosferden karbondioksit çekildiğinde azalan karbon miktarını doğrudan hesaplamak mümkün olacak ve böylelikle gönüllü piyasalarda karbon kredisi alarak itfa etmek isteyen özel kişiler veya şirketler aldıkları kredinin tam karşılığı olan karbon miktarından emin olabileceklerdir.

Ayrıca küresel gönüllü karbon piyasasının birtakım sorunları da mevcuttur. Emisyon üst sınırı olan bir uyum ETS’sinden farklı olarak, gönüllü karbon piyasasında talep firmaların ve bireylerin etik yükümlülüklerine bağlıdır ve bu da fiyatı zamanla değişen koşullara karşı kırılgan hale getirmektedir.[18] Fiyat aynı zamanda kredilerin değişen kalitesinden de etkilenmektedir. Muhasebe ve doğrulama yöntemleri bir standart belirleyici kuruluştan diğerine değişmektedir ve bu nedenle yüksek kaliteli karbon kredileri havuzu geniş değildir.[19] Karbon kredilerini yüksek kaliteli yapan birçok özellik bulunmaktadır. Örneğin, eklenebilirlik (additionality) bu kriterlerden biridir.  Bu kritere göre emisyon azaltıcı bir proje, karbon kredisi satışından elde edilen gelir olmasaydı hiç yapılamayacak olmalıdır.[20] Gönüllü karbon piyasalarının başka sorunları da vardır. Bir zamanlar dünyadaki kredi ticaretinin yarısını yöneten Chicago Karbon Borsası’nın 2010 yılında kapanmasından bu yana, piyasaya tezgah üstü (borsa dışı) özel işlemler hakimdir.[21] Bu da düşük likiditeye ve şeffaflık sorunlarına yol açmıştır.[22]  Günlük, güvenilir fiyat sinyali elde etmek için, özel sektör öncülüğündeki bir girişim olan Gönüllü Karbon Piyasalarını Ölçeklendirme Görev Gücü, borsalarda alınıp satılabilen, üzerinde anlaşmaya varılmış bir dizi ilkeye dayalı temel karbon referans sözleşmelerinin oluşturulmasını önermektedir.[23]

Türkiye’nin Gönüllü Karbon Piyasaları Deneyimi

Kyoto Protokolü kapsamında CER piyasasına erişimi olmayan Türk yenilenebilir enerji şirketleri, bunun yerine 2005’ten itibaren finansal bakımdan cazip olarak nitelendirilebilecek gönüllü karbon piyasalarına girmiş, birçok düşük karbon yatırımı çekmeyi başarmış ve bu şekilde Türkiye’yi gönüllü karbon piyasasının önde gelen ülkelerinden biri yapmıştır.[24]

Gönüllü karbon piyasalarında her bir özel sertifikasyon kuruluşu kendi karbon kredisi standardını veya standartlarını belirlemektedir. Türk projeleri tarafından kullanılan ana sertifikasyon standartları, hidroelektrik projeleri arasında popüler olan Doğrulanmış Karbon Standardı (Verified Carbon Standard – VCS) ve rüzgar santralleri tarafından tercih edilen Altın Standardı (Gold Standard – GS) olmuştur.[25] 2020 itibariyle, Türkiye’nin VCS ve GS kapsamında kayıtlı 288 projesi bulunmaktadır; bu da Türkiye’yi kayıtlı proje sayısı bakımından en büyük üçüncü ev sahibi ülke ve en büyük gönüllü karbon kredisi satıcılarından biri yapmaktadır.[26] Ancak 2020 yılı itibariyle bu iki kuruluş Türkiye’den yeni proje kabul etmemektedir.[27]

Hâlihazırda, 2019 yılında kurulan Orta Doğu ve Kuzey Afrika merkezli bir standart belirleyici kuruluş olan Küresel Karbon Konseyi (Global Carbon Council – GCC) bölge ülkelerinden proje başvurularını kabul etmektedir.[28] GCC, 2016 yılından sonra Türkiye’de faaliyete başlayan projeler için yeni kayıtları kabul etmektedir.[29]

Kabul edilmesi düşünülen ulusal uyumluluk ETS mekanizması doğrultusunda, Türkiye’nin, ülkenin ana borsası olan Borsa İstanbul nezdinde karbon kredilerinin ticareti için özel bir borsa kurması beklenmektedir.[30]

Gelecek Adımlar

Türkiye, 2053’teki net sıfır hedefine giden yolda emisyonlarını azaltmak için etkili karbon fiyatlandırma mekanizmaları kullanmalıdır. Bugüne kadar yenilenebilir enerji projeleri ile gönüllü karbon piyasalarında satılan karbon kredileri ihraç ederek bu çabalara öncülük etmiştir. En popüler iki standart olan Doğrulanmış Karbon Standardı ve Altın Standart’ın Türkiye’deki projeleri kabul etmeme kararı, operatörleri alternatif standartlar altında sertifika aramaya yönlendirecektir. Türk kanun koyucular ayrıca bir uyum karbon piyasası yaratması beklenen bir emisyon üst sınırı ve ticareti mekanizmasına dayalı bir ETS kurmayı planlamaktadır. Halihazırda mevcut olan izleme raporlama doğrulamaya (MRV) ilişkin yasal çerçeve, ETS’ye geçişte yardımcı olabilir.

Türk şirketlerinin karşı karşıya olduğu en önemli iklim politikası zorluklarından biri, Türkiye’nin en büyük ihracat pazarı olan AB’nin Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (SKDM) ile ilgilidir. SKDM, AB’ye ithal edilen malların üretimi sırasında salınan karbonun fiyatlandırılmasını amaçlamaktadır. Mekanizma, Ekim 2023’te ithalatçıların ilk olarak getirdikleri mallardaki gömülü emisyonları bildirmelerinin gerekeceği bir geçiş aşamasıyla başlayacaktır. Mekanizma, Ocak 2026’da ithalatçıların SKDM sertifikaları satın almaya başlamak zorunda kalacakları kalıcı bir aşamaya girecektir.[31] AB, SKDM sertifikalarının fiyatını AB ETS tahsisatlarının fiyatı ile aynı yapmayı planlamaktadır.[32]  Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) tarafından yaptırılan bir çalışma, Türk ihracatçılarının 2026 yılında SKDM kapsamında 777 milyon Avro tutarında ek ücret ödeyebileceğini ortaya koymuştur.[33] Mevcut koşullarda, gönüllü piyasalardan satın alınan karbon kredileri, bu değişiklikle birlikte artık SKDM hedeflerinin karşılanmasına yardımcı olamayacaktır. Yine de, Türkiye’de uygulanacak olan ETS ile AB programı arasındaki olası bir işbirliği Türk ihracatçılarını SKDM sertifikaları satın alma ihtiyacından kurtarabilir.

—–

[1] Paris Anlaşması’nın 4. maddesinin 12. paragrafı uyarınca 13 Nisan 2023 tarihinde sunulan Türkiye Cumhuriyeti Güncellenmiş Birinci Ulusal Katkı Beyanı, 2.

[2] Avrupa Komisyonu, Avrupa Birliği Emisyon Ticaret Sistemi (AB ETS) <https://climate.ec.europa.eu/eu-action/eu-emissions-trading-system-eu-ets_en>.

[3] Kaliforniya Hava Kaynakları Komisyonu, Emisyon Üst Sınırı ve Ticareti Programı <https://climate.ec.europa.eu/eu-action/eu-emissions-trading-system-eu-ets_en>.

[4] BMİDÇS, Madde 2.

[5] BMİDÇS, Madde 4.2(a).

[6] Kyoto Protokolü, Madde 12.

[7] Paris Anlaşması, Madde 2.

[8] Paris Anlaşması, Madde 6.

[9] Uluslararası Emisyon Ticareti Birliği, Gelişen Gönüllü Karbon Piyasası (Mart 2023) 10.

[10] Karar 2/CMA.3, Paris Anlaşmasının 6. maddenin 2. paragrafında atıfta bulunulan işbirlikçi yaklaşımlara ilişkin rehber, FCCC/PA/CMA/2021/10/Add.1 (8 Mart 2022); Uluslararası Emisyon Ticareti Birliği, Gelişen Gönüllü Karbon Piyasası (Mart 2023) 10.

[11] 9 Ağustos 1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanunu, Madde 3(h).

[12] 9 Ağustos 1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanunu, Madde 20.ç.

[13] 29003 sayılı 17 Mayıs 2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmış olan Sera Gazı Emisyonlarının Takibi Hakkında Yönetmelik; 29068 sayılı 22 Temmuz 2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmış olan Sera Gazı Emisyonlarının İzlenmesi ve Raporlanması Hakkında Tebliğ; 30258 sayılı ve 2 Aralık 2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmış olan Sera Gazı Emisyon Raporlarının Doğrulanması ve Doğrulayıcı Kuruluşların Akreditasyonu Hakkında Tebliğ; Paris Anlaşmasının 4. maddesinin 12. paragrafı uyarınca 13 Nisan 2023 tarihinde sunulan Türkiye Cumhuriyeti Güncellenmiş Birinci Ulusal Katkı Beyanı.5.

[14] Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Strateji ve Bütçe Başkanlığı, Orta Vadeli Program (2023-2025), 4 Eylül 2022 tarihli ve 6003 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, Bölüm III.2.9.

[15] Paris Anlaşması’nın 4. maddesinin 12. paragrafı uyarınca 13 Nisan 2023 tarihinde sunulan Türkiye Cumhuriyeti Güncellenmiş Birinci Ulusal Katkı Beyanı 6.

[16] 28790 sayılı ve 9 Ekim 2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmış olan Gönüllü Karbon Piyasası Proje Kayıt Tebliği.

[17] Shell plc ve BCG, “Gönüllü karbon piyasası: 2022 öngörüleri ve trendleri” (19 Ocak 2023) <https://www.shell.com/shellenergy/othersolutions/carbonmarketreports.html> 16.

[18] “Offset piyasaları yükselen emtia fiyatları karşısında zorlanıyor” The Economist (19 Mayıs 2022) <https://www.economist.com/finance-and-economics/2022/05/19/offset-markets-struggle-in-the-face-of-surging-commodity-prices>.

[19] Christopher Blaufelder, Cindy Levy, Peter Mannion ve Dickon Pinner, “McKinsey & Company, İklim sorunuyla mücadele için gönüllü karbon piyasalarının ölçeklendirilmesine yönelik bir plan” (McKinsey, Ocak 2021) 4 <https://www.mckinsey.com/capabilities/sustainability/our-insights/a-blueprint-for-scaling-voluntary-carbon-markets-to-meet-the-climate-challenge>.

[20] Gönüllü Karbon Piyasalarını Ölçeklendirme Görev Gücü, “Nihai Rapor” (Ocak 2021) 119 <https://www.iif.com/tsvcm>.

[21] A.g.e. 41.

[22] A.g.e. 41.

[23] A.g.e. 41.

[24] Ethemcan Turhan ve Arif Cem Gündoğan, “Price and prejudice: the politics of carbon market establishment in Turkey” (2018) Turkish Studies 20(4) 518; Ferhan Can, “Türkiye’de Uygulanan ve Gönüllü Karbon Piyasalarında Faaliyette Bulunan Projelerin Paydaş Katılımı Açısından Değerlendirilmesi” (2018) Ekonomi Politika ve Finans Araştırmaları Dergisi 3(1) 4.

[25] Burcu Ergün Yüksel, Mustafa Özcan ve Elif Ocaklı, “Türkiye Gönüllü Karbon Piyasaları’nın Değerlendirilmesi” (2022) Düzce Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Dergisi 10(5) 13.

[26] Climate Focus ve Gaia Carbon Finance, Orta Ölçekli Sürdürülebilir Enerji Finansman Programı (MidSEFF), Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası, Türkiye’de karbon piyasaları, <http://turkishcarbonmarket.com/background/carbon-markets-in-turkey>.

[27] Burcu Ergün Yüksel, Mustafa Özcan ve Elif Ocaklı, “Türkiye Gönüllü Karbon Piyasaları’nın Değerlendirilmesi” (2022) Düzce Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Dergisi 10(5) 13.

[28] Solar 3GW, “Karbon Azaltım Sertifikaları Hakkında Sıkça Sorulan Sorular” 4 <https://www.solar3gw.org/wp-content/uploads/2021/09/Karbon-Azaltim-Sertifikalari-Hakkinda-V2.pdf>.

[29] Küresel Karbon Konseyi, Açıklama No.01 v1.3 (2022) 11 <https://www.globalcarboncouncil.com/wp-content/uploads/2021/12/Clarification-No.-01.pdf>.

[30] “Borsa İstanbul Karbon Piyasası kuracak” Dünya Gazetesi (29 Kasım 2022) <https://www.dunya.com/ekonomi/borsa-istanbul-karbon-piyasasi-kuracak-haberi-675457>.

[31] Avrupa Komisyonu, Vergilendirme ve Gümrük Birliği, Karbon Sınır Ayarlama Mekanizması <https://taxation-customs.ec.europa.eu/carbon-border-adjustment-mechanism_en>.

[32] Avrupa Komisyonu, Vergilendirme ve Gümrük Birliği, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması <https://taxation-customs.ec.europa.eu/carbon-border-adjustment-mechanism_en>.

[33] Vanora Bennett, “Turkish exporters could face steep extra costs under new EU carbon rules” (EBRD, 29 Temmuz 2021) <https://www.ebrd.com/news/2021/turkish-exporters-could-face-steep-extra-costs-under-new-eu-carbon-rules.html>.