Skip to main content

Giriş

Çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim (Environmental, social, and corporate governance – ESG), şirketlerin çevre, toplum ve kendi iç karar alma sistemleri ve yapıları üzerindeki etkisine odaklanan bir çerçevedir. Bu çerçeveyle bağlantılı olarak, BM İş Dünyası ve İnsan Hakları Rehber İlkeleri gibi uluslararası çabalar birçok farklı ülkede faaliyet gösteren uluslararası şirketlerin insan hakları ve çevre üzerindeki olumsuz etkilerini önlemeye veya en aza indirmeye odaklanmaktadır. Bu bağlamda önemli bir alan da küresel değer zincirlerinin[1] Avustralya, Fransa, Hollanda, Norveç, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri’nde olduğu gibi yerel düzenlemeler yoluyla düzenlenmesidir.[2]

Almanya’da bu gelişmelere verilen tepki, 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren Tedarik Zinciri Özen Yükümlülüğü Yasası’nın (Lieferkettensorgfaltspflichtengesetz – LkSG) kabul edilmesine giden yolu açmıştır.[3] LkSG’nin amacı Birleşmiş Milletler İş Dünyası ve İnsan Hakları Rehber İlkeleri’ni şirketler için bağlayıcı yükümlülükler haline getirmek[4] ve belirli şirketler ile bunların ulusal ve uluslararası tedarik zincirleri için özen (due diligence) yükümlülükleri öngörerek insan hakları ve çevrenin korunmasını geliştirmektir.

Yeni bir mevzuat olan LkSG’nin hem Almanya’da hem de yurtdışında uygulanmasına ilişkin pek çok soru işareti bulunmaktadır.[5] Ancak, Almanya’nın, Türkiye’nin AB’deki en büyük ticaret ortağı olması nedeniyle, LkSG’nin Türkiye’de yerleşik şirketler üzerinde bir etkisi olmasını rahatlıkla bekleyebiliriz.[6] Bu makale, LkSG hakkında kısa bir genel bakış sunmakta ve LkSG’nin Türkiye’de yerleşik şirketler üzerindeki olası etkilerini incelemektedir.

LkSG’ye Genel Bakış

Kişisel Kapsam

LkSG, Almanya’da yerleşik şirketler için insan hakları ve çevresel özen yükümlülükleri getirmektedir. LkSG’nin uygulama alanı mal satışının yanı sıra (finansal hizmetler de dahil olmak üzere) hizmet sunulmasını kapsamaktadır. LkSG halka açık veya kapalı tüm şirketlere uygulanmaktadır.[7] LkSG Madde 1(1), en az 3.000 çalışanı olan Alman şirketlerinin LkSG hükümlerine tabi olduğunu belirtir. Bu eşik 1 Ocak 2024’ten itibaren 1.000 çalışana düşürülmüştür. LkSG büyük ölçekli şirketlere uygulanmakla birlikte, küçük ve orta ölçekli şirketler de LkSG’ye tabi şirketlerin iştirakleri[8] veya tedarikçileri[9] olmaları halinde LkSG’den etkilenebilirler.

LkSG kapsamındaki şirketler, iştirakleri üzerinde “belirleyici etkiye” sahip olmaları halinde, iştiraklerinin faaliyetleri (iştiraklerinin tedarik zincirleri de dahil olmak üzere) ile bağlantılı olarak da özen yükümlülüklerine tabi olacaklardır (Madde 2(6)). LkSG, Alman Anonim Şirketler Kanunu’nda (Aktiengesetz veya AktG) kullanılan “kontrol etkisi” yerine belirleyici etki terimini kullanmakta ancak belirleyici etkinin ne anlama geldiğini tanımlamamaktadır. Genel olarak belirleyici etkinin yüksek bir eşik teşkil ettiği ve ilgili şirketlerin sermaye bakımından iç içe geçmiş olması ve bunun da fiilen uygulanan yeknesak bir yönetim olasılığı yaratması halinde mevcut olduğu kabul edilmektedir.[10]

Tedarikçiler açısından, LkSG doğrudan ve dolaylı tedarikçiler arasında bir ayrım yapmaktadır:[11] Doğrudan tedarikçi “tedariki işletmenin ürününün üretimi veya ilgili hizmetin sağlanması ve kullanılması için gerekli olan bir malın veya hizmetin tedariki için yapılan sözleşmenin ortağı” olarak tanımlanırken (Madde 2(7)), dolaylı tedarikçi “doğrudan tedarikçi olmayan ve tedariki işletmenin ürününün üretimi veya ilgili hizmetin sağlanması ve kullanılması için gerekli olan herhangi bir işletme” olarak tanımlanmaktadır (Madde 2(8)). LkSG’nin doğrudan ve dolaylı tedarikçi tanımını, bir şirketin ürün veya hizmetleri için “gerekli” tedarike atıfta bulunarak sınırlandırması dikkat çekicidir.[12] Örneğin, bir pamuk üreticisi bir tekstil şirketinin tedarikçisi olarak kabul edilebilirken, aynı tekstil şirketinin çalışanlarına isteğe bağlı yemek sağlayan bir catering şirketi, sağladığı hizmet tekstil şirketinin ürünleri için gerekli olmadığı için LkSG kapsamında bir tedarikçi olmayabilir.

Özen Yükümlülükleri

LkSG Madde 3(1) uyarınca, şirketler tedarik zincirlerinde Madde 2(2) ve 2(3)’te sıralanan insan hakları ve çevreyle ilgili risklere ilişkin özen yükümlülüklerine uymakla yükümlüdür. LkSG tarafından öngörülen özen yükümlülükleri, sonuç yükümlülüklerinden ziyade davranış yükümlülükleridir.[13] Bu yükümlülüklerin tam kapsamı vaka bazında değerlendirilmelidir (Madde 3(2)). Bu bağlamda ilgili kriterler arasında ticari faaliyetlerin niteliği ve kapsamı, şirketin tedarik zincirini etkileme kabiliyeti, ihlalin ciddiyeti ve şirketin ihlale nedensel katkısı yer alabilir.[14]

LkSG, çevre ile karşılaştırıldığında insan haklarına daha fazla önem atfetmektedir. Gerçekten de insan hakları riskleri, LkSG’nin ekinde listelenen çok sayıda uluslararası sözleşme doğrultusunda çocuk işçiliği, zorla çalıştırma, kölelik, işyeri güvenliği ve sağlığı, örgütlenme özgürlüğü, ayrımcılık, yeterli yaşam ücreti, gıda ve su kaynaklarının korunması, tarım arazilerinin korunması ve güvenlik güçlerinin kullanımı gibi genel tanımları içerirken, çevreyle ilgili riskler üç çevre sözleşmesi kapsamındaki faaliyetlerle sınırlıdır: Cıvaya İlişkin Minamata Sözleşmesi, Kalıcı Organik Kirleticilere İlişkin Stockholm Sözleşmesi ve Tehlikeli Atıkların Sınırlar Ötesi Taşınması ve Bertaraf Edilmesinin Kontrolüne İlişkin Basel Sözleşmesi.[15]

LkSG’ye tabi şirketler, Almanya’daki veya yurtdışındaki faaliyetleri dâhil olmak üzere, hammaddelerin çıkarılmasından başlayarak nihai ürün veya hizmetlerin teslimine kadar tedarik zincirleri boyunca insan hakları ve çevresel özen yükümlülüklerine uymalıdır (Madde 2(5)). Yukarıda belirtilen insan hakları ve çevreyle ilgili risklerle bağlantılı olarak, LkSG şirketlerin kendi ticari faaliyetleri için aşağıdaki özen yükümlülüklerini öngörmektedir:

  • Özen yükümlülüklerine uymak için uygun ve etkili bir risk yönetim sistemi kurulması (Madde 4(1))
  • Şirket içinde risk yönetiminin izlenmesinden sorumlu olacak kişi veya kişilerin belirlenmesi (Madde 4(3))
  • Düzenli risk analizlerinin yapılması (Madde 5)
  • Uygun önleyici ve iyileştirici tedbirlerin alınması ve gözden geçirilmesi (Madde 6(1), 6(3) ve 7(1))
  • Üst yönetim tarafından benimsenmesi gereken, şirketin insan hakları stratejisine ilişkin bir politika beyanı yayınlanması (Madde 6(2))
  • İnsan hakları ve çevre ile ilgili risk ve ihlallerin bildirilmesi için uygun bir iç şikâyet prosedürünün oluşturulması (Madde 8)
  • Özen yükümlülüklerinin yerine getirildiğinin belgelenmesi (Madde 10(1)) ve özen yükümlülüklerinin yerine getirilmesine ilişkin yıllık bir rapor hazırlanması (Madde 10(2))

LkSG Madde 22-24 hükümleri, özen yükümlülüklerinin ihlali halinde üç yıla kadar kamu ihalelerinden menedilme yaptırımını öngörmekte ve Federal Ekonomik İşler ve İhracat Kontrol Ofisi (Bundesamt für Wirtschaft und Ausfuhrkontrolle – BAFA) tarafından uygulanmak üzere 800.000 Avroya (veya yıllık ortalama cirosu 400 milyon Avroyu aşan şirketler için yıllık ortalama cironun %2’sine) kadar mali ve idari para cezaları öngörmektedir. Bu idari süreçlere ek olarak LkSG özel hukuk veya Alman Medeni Kanunu (Bürgerliches Gesetzbuch – BGB) kapsamında sorumluluk için ayrı bir temel oluşturmamaktadır.[16]

LkSG’nin Türkiye’deki Olası Etkileri

LkSG gibi tedarik zincirlerine ilişkin ulusal özen yükümlülüğü düzenlemeleri, düzenlemenin kabul edildiği ülkeler dışındaki ülkelerde yerleşik şirketlerin ticari faaliyetlerini etkilemeleri bakımından sınır ötesi etkiler yaratmaktadır.[17] Almanya ve Türkiye arasındaki yüksek ticaret hacmi göz önüne alındığında, LkSG’nin Türkiye’de yerleşik iki tür şirketin faaliyetlerini etkilemesi beklenmektedir: LkSG kapsamında insan hakları ve çevresel özen yükümlülüklerine tabi olan Alman şirketlerinin (1) iştirakleri[18] ve (2) doğrudan ve dolaylı tedarikçileri[19].

LkSG, Alman şirketleri için (Almanya’daki veya yurtdışındaki) iştirakleri ve tedarikçileri ile bağlantılı olarak özen yükümlülükleri yaratmaktadır. LkSG’ye tabi şirketlerin Türk iştirakleri ve tedarikçilerinin doğrudan herhangi bir özen yükümlülüğüne uymaları gerekmese de, LkSG bu konuda Alman şirketlerinin kendileri tarafından uyulması gereken belirli yükümlülükler öngörmektedir. Bu yükümlülüklere uymak, muhtemelen Alman şirketlerinin Türk iştirakleri ve tedarikçileri ile mevcut ilişkilerinde bazı değişiklikler yapmalarını gerektirecektir.

Yukarıda açıklandığı üzere, bir Alman şirketinin yabancı bir iştiraki, iştiraki üzerinde belirleyici bir etkiye sahipse, ana şirketinin faaliyet alanına girmektedir. Bunun bir sonucu olarak, Alman şirketleri, bu belirleyici etki kriterini yerine getiren Türk iştirakleri için LkSG kapsamındaki tüm özen yükümlülüklerine tam olarak uymalıdır.

LkSG’ye tabi şirketler uygun risk analizleri yapmalı (Madde 5) ve doğrudan tedarikçilerdeki insan hakları ve çevreyle ilgili riskler için önleyici (Madde 6(4)) ve düzeltici tedbirler (Madde 7(1)) almalıdır.[20] Doğrudan tedarikçilerle ilgili bu sürekli özen yükümlülüklerinin aksine,[21] LkSG, şirketin bir ihlale ilişkin “kanıtlanmış bilgiye” sahip olması durumunda dolaylı tedarikçiler için insan hakları ve çevresel özen yükümlülükleri öngörmektedir (Madde 9).[22] Şirketin dolaylı tedarikçileri tarafından işlenen olası bir insan hakları veya çevre ihlali hakkında doğrulanabilir ve ciddi bir bilgiye sahip olması durumunda kanıtlanmış bilgi söz konusudur.[23] Kanıtlanmış bilgi edinme kaynaklarına örnek olarak Madde 8 kapsamındaki iç şikayet prosedürü yoluyla alınan şikayetler, dolaylı tedarikçinin üretim bölgesindeki kötü insan hakları veya çevre koşullarına ilişkin STK raporları, dolaylı tedarikçinin insan hakları ve çevre açısından yüksek riskli sektörlerde yer alması veya dolaylı tedarikçinin dahil olduğu önceki olaylar verilebilir.[24]

Şirketlerin doğrudan ve dolaylı tedarikçilerine karşı diğer yükümlülükleri arasında şirketin politika beyanında tedarikçilerden insan hakları ve çevre ile ilgili beklentilerin tanımlanması (Madde 6(2)) ve şirketin şikâyet prosedürünün tedarikçilerinin faaliyetlerini de kapsamasının sağlanması (Madde 8 ve 9(1)) yer almaktadır.

Türkiye’de işletmeleri insan hakları ve çevreyle ilgili ihlallerinden sorumlu tutmayı amaçlayan yasal bir çerçevenin bulunmadığı göz önünde bulundurulduğunda,[25] LkSG’ye tabi şirketlerin Türkiye’deki iştirakleri ve tedarikçileri özen yükümlülüklerine uymakta zorluklarla karşılaşabilir. Örneğin, önde gelen İtalyan çikolata şirketlerinden Ferrero Rocher, Türkiye’deki fındık tedarik zincirlerinde çocuk işçiliği sorunlarıyla karşılaştıklarını açıklamıştır.[26] Benzer şekilde, büyük bir Fransız kozmetik şirketi olan Yves Rocher, Türkiye’deki iştirakinin işçi haklarını ve sendikal hakları ihlal ettiğine ilişkin iddialar nedeniyle, Fransa’nın özen yükümlülüğüne ilişkin yasası kapsamında mahkeme süreciyle karşı karşıyadır.[27] LkSG çocuk işçiliği ve işçi haklarını insan haklarıyla ilgili riskler olarak kapsadığından,[28] bu iki şirket LkSG’ye tabi olsaydı, tedarikçilerinin ve iştiraklerinin faaliyetleri LkSG’nin ihlaline yol açabilirdi (örneğin, önleyici veya düzeltici eylemde bulunma yükümlülüğü).

Alman şirketleri tedarik zincirlerinde çok az değişiklik beklemelerine ve LkSG’nin bir sonucu olarak yurtdışı üretimlerini büyük ölçüde başka bir yere taşımayı planlamamalarına rağmen,[29] Türkiye’deki tedarikçilerinden ve iştiraklerinden insan hakları ve çevrenin korunması açısından ek güvenceler talep etmeleri kuvvetle muhtemeldir. Örneğin, Türkiye’deki tedarikçilerden insan hakları veya çevreyle ilgili beklentilere uyacağına dair sözleşmeye dayalı garantiler alınması (Madde 6(4)(1)), tedarikçilere eğitim sağlanması (Madde 6(4)(2)) veya tedarikçilerinden yalnızca onaylı alt tedarikçilerden veya bölgelerden ürün veya hammadde kullanmalarının talep edebilmesi mümkün olabilir.[30] Nitekim, büyük bir Alman kimya şirketi olan BASF gibi bazı şirketler, kendi (ve iştiraklerinin) sözleşmelerine Türk tedarikçilerine karşı özen yükümlülükleri öngören yeni maddeler eklemeye başlamıştır.[31]

Sonuç olarak, insan hakları ve çevre konusunda yüksek düzeyde uyumluluk gösterebilen Türk tedarikçiler rekabet avantajı elde edebilir.[32] Bu durum, Türkiye’de şirketlerin insan hakları ve çevresel özen yükümlülüğüne büyük önem verdiği yeni bir iş ortamının oluşmasına[33] ve Adalet Bakanlığı tarafından yayınlanan İnsan Hakları Eylem Planı ve Uygulama Takvimi’nin izinden gidilerek TBMM tarafından bu konuda bir yönetmeliğin kabul edilmesine yol açabilir.[34]

Sonuç

Alman hükümetinin LkSG’nin etkinliğini 2026 yılında değerlendirmesi beklenmektedir. Bu zamana kadar, Alman şirketlerinin Türkiye’deki birçok iştiraki ve tedarikçisi, bu yeni insan hakları ve çevresel özen yükümlülüklerinin getirdiği değişikliklere uyum sağlamak zorunda kalacaktır. LkSG kapsamlı yükümlülükler içeriyor olsa da, Türkiye’deki erken uyum sağlayan şirketler (özellikle tedarikçiler) hem Türkiye’deki hem de diğer ülkelerdeki rakiplerine göre önemli avantajlar elde edebilir. Buna ek olarak, LkSG’ye uyum için hazırlık yapmak, Türkiye’de yeni bir düzenleme olması durumunda veya 2025 yılına kadar kabul edilmesi öngörülen Avrupa Tedarik Zinciri Direktifi[35] kabul edildiğinde Türk şirketlerine yardımcı olabilecektir.

—–

[1] Caroline Omari Lichuma, “(Laws) Made in the ‘First World’: A TWAIL Critique of the Use of Domestic Legislation to Extraterritorially Regulate Global Value Chains” (2021) 81(2) Heidelberg Journal of International Law 497, 501; Anne-Christin Mittwoch ve Fernanda Luisa Bremenkamp, The German Supply Chain Act – A Sustainable Regulatory Framework for Internationally Active Market Players? (1st edn, Institut für Wirtschaftsrecht 2022) 6-8; Kellie R. Tomin, “Germany Takes Action on Corporate Due Diligence in Supply Chains: What the United States Can Learn From International Supply Chain Regulations” (2022) 18(2) Loyola University Chicago International Law Review 189.

[2] Bkz. Robert Grabosch, “Companies and Human Rights: A Global Comparison of Legal Due Diligence Obligations” (2020) Friedrich Ebert Stiftung, <https://library.fes.de/pdf-files/iez/16784.pdf>; Markus Krajewski, Kristel Tonstad ve Franziska Wohltmann, “Mandatory Human Rights Due Diligence in Germany and Norway: Stepping, or Striding, in the Same Direction?” (2021) 6(3) Business and Human Rights Journal 550.

[3] Act on Corporate Due Diligence Obligations for the Prevention of Human Rights Violations in Supply Chains of 16 July 2021 <https://www.csr-in-deutschland.de/SharedDocs/Downloads/EN/act-corporate-due-diligence-obligations-supply-chains.pdf?__blob=publicationFile>; Christian Gehling, Nicolas Ott ve Cäcilie Lüneborg, “Das neue Lieferkettensorgfaltspflichtengesetz – Umsetzung in der Unternehmenspraxis” (2021) 14(5) Corporate Compliance Zeitschrift 230, 231. Yasama geçmişinin kısa bir açıklaması için bkz. Krajewski, Tonstad ve Wohltmann (n 2).

[4] Bettina Braun, Sarah Dadush ve Daniel Schönfelder, “Complying with Mandatory Human Rights Due Diligence Legislation through Shared-Responsibility Contracting: The Example of Germany’s Supply Chain Act (LkSG)” Contracts for Responsible and Sustainable Supply Chains: Model Contract Clauses, Legal Analysis, and Practical Perspectives (ABA Business Law Section 2023) <https://ssrn.com/abstract=4389817> 10; Christian Stemberg, “Die drei “Schlüsselkriterien” des Beschwerdeverfahrens nach § 8 Lieferkettensorgfaltspflichtengesetz” (2022) 15(4) Corporate Compliance Zeitschrift 92, 94-95; Gunther Meeh-Bunse, “The German Supply Chain Act in the Context of Sustainable Development” (2022) 4(1) Proceedings of FEB Zagreb International Odyssey Conference on Economics and Business 63, 64-67.

[5] Lucina Berger, “Lieferkettenverantwortung aus Unternehmens- und Beratersicht: Notwendigkeit oder Überforderung?” (2022) 51(4-5) Zeitschrift für Unternehmens- und Gesellschaftsrecht 607, 613-616.

[6] T.C. Ticaret Bakanlığı, Aylık Dış Ticaret İstatistikleri Tabloları – Şubat 2023, <https://www.trade.gov.tr/statistics/foreign-trade-statistics/monthly-foreign-trade-statistics-tables-february-2023>.

[7] Maximilian Bettermann ve Volker Hoes, “Das Lieferkettensorgfaltspflichtengesetz – Besondere Pflichten für Kreditinstitute?” (2022) 22(1) Zeitschrift für Bank- und Kapitalmarktrecht 23, 23-34.

[8] Vera Rothenburg ve Hanna Rogg, “Die Umsetzung des Lieferkettensorgfaltspflichtengesetzes im Konzern” (2022) 67(8) Die Aktiengesellschaft 257, paragraf 15-16, 52.

[9] Erik Ehmann ve Daniel F. Berg, “Das Lieferkettensorgfaltspflichtengesetz (LkSG): ein erster Überblick” (2021) 13(15) Gesellschafts- und Wirtschaftsrecht 287, 292.

[10] Rothenburg ve Rogg (n 8) paragraf 20-22.

[11] Bu ayrımın bir eleştirisi için bkz. David Krebs, “Environmental Due Diligence Obligations in Home State Law with Regard to Transnational Value Chains” Peter Gailhofer, David Krebs, Alexander Proelss, Kirsten Schmalenbach ve Roda Verheyen (ed) Corporate Liability for Transboundary Environmental Harm: An International and Transnational Perspective (Springer 2023) içinde, 267.

[12] Bettermann ve Hoes (n 7) 25.

[13] Vanessa Dohrmann, “Das deutsche Lieferkettensorgfaltspflichtengesetz als Vorbild für den europäischen Gesetzgeber? – Eine kritische Analyse” (2021) 14(6) Corporate Compliance Zeitschrift 265, 267; Eric Wagner ve Marc Ruttloff, “Das Lieferkettensorgfaltspflichtengesetz – Eine erste Einordnung” (2021) 74(30) Neue Juristische Wochenschrift 2145, paragraf 4-5.

[14] Initiative Lieferkettengesetz, “FAQ on Germany’s Supply Chain Due Diligence Act” (2021) <https://lieferkettengesetz.de/wp-content/uploads/2021/11/Initiative-Lieferkettengesetz_FAQ-English.pdf>.

[15] Patricia Sarah Stöbener de Mora ve Paul Noll, “Grenzenlose Sorgfalt? – Das Lieferkettensorgfaltspflichtengesetz” (2021) 24(28) Neue Zeitschrift für Gesellschaftsrecht 1237, 1239-1340.

[16] Giesela Rühl, “Cross-border Protection of Human Rights: The 2021 German Supply Chain Due Diligence Act” Borg-Barthet, Živković ve diğerleri (ed), Gedächtnisschrift in honor of Jonathan Fitchen, <https://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=4024604> içinde 5-7. Bkz. Abbo Junker, “Das Lieferkettensorgfaltspflichtengesetz – Und wo bleibt das Positive” (2021) 52(4) Zeitschrift für Arbeitsrecht 437; Raphael Koch, “Das Lieferkettensorgfaltspflichtengesetz Compliance, Sorgfaltspflichten und zivilrechtliche Haftung” (2022) 76(1) Monatsschrift für Deutsches Recht 1; Aline Fritz ve Jonatan Klaedtke, “Lieferketten im Vergabeverfahren: Sofortige und zukünftige Änderungen durch das Lieferkettensorgfaltspflichtengesetz” (2021) 23(3) Neue Zeitschrift für Baurecht und Vergaberecht 131.

[17] Galit A. Sarfaty, “Shining Light on Global Supply Chains” (2015) 56(2) Harvard International Law Journal 419, 421. Ayrıca bkz. Anna-Maria Heil, ‘Menschenrechte in Lieferketten: Trend zur Verrechtlichung’ (2022) 36(8) Wirtschaftsrechtliche Blätter 438, 443.

[18] Rothenburg ve Rogg (n 8) paragraf 38.

[19] Çiçek Ersoy ve Hatice Çamgöz Akdağ, “Tedarik Zinciri Uyumluluğunda ve Avrupa’daki Son Gelişmeler ve İşletmeler Üzerindeki Küresel Etkileri” Numan M. Durakbaşa ve M. Güneş Gençyılmaz (ed) Digitizing Production Systems (Springer 2022) içinde 579. Ayrıca bkz. T.C. Ticaret Bakanlığı Uluslararası Hizmet Ticareti Genel Müdürlüğü’nün E-86541099-724.01.01-00076474188 sayılı ve 19 Temmuz 2022 tarihli yazısı <https://www.gebzeto.org.tr/wp-content/uploads/2022/08/Almanya-Tedarik-Zinciri-%C3%96zen-Y%C3%BCk%C3%BCml%C3%BCl%C3%BC%C4%9F%C3%BC-Yasas%C4%B1.pdf>.

[20] Bkz. Mehmet Köksal, Alman Tedarik Zinciri Özen Yükümlülüğü Kanunu Çerçevesinde Risk Analizi ve Rapor Hazırlama Yöntemleri (1. baskı, Aristo 2022); Federal Ekonomik İşler ve İhracat Kontrol Ofisi, “Risklerin belirlenmesi, ağırlıklandırılması ve önceliklendirilmesi: Alman Tedarik Zinciri Durum Tespiti Yasası ‘Lieferkettensorgfaltspflichtengesetz’ veya ‘LkSG’ uyarınca risk analizi yapılmasına ilişkin rehber” (2022) <https://www.bafa.de/SharedDocs/Downloads/EN/Supply_Chain_Act/guidance_risk_analysis.html?nn=1444740>; Livia Buttke, Hannes Rössel ve Frank Ebinger, “Risikoanalyse nach den Anforderungen des deutschen Lieferkettensorgfaltspflichtengesetzes” (2022) 37(3) Ökologisches Wirtschaften 27.

[21] Bkz. Stefan Korch, “Überprüfungs- und Aktualisierungspflichten nach dem Lieferkettensorgfaltspflichtengesetz” (2022) 75(29) Neue Juristische Wochenschrift 2065.

[22] Krajewski, Tonstad ve Wohltmann (n 2) 556. Ayrıca bkz. Initiative Lieferkettengesetz, “What the New Supply Schain Act Delivers – and What It Doesn’t” (2021) <https://lieferkettengesetz.de/wp-content/uploads/2021/06/Initiative-Lieferkettengesetz_Analysis_What-the-new-supply-chain-act-delivers.pdf>.

[23] Bkz. Christian Stemberg, “Zur substantiierten Kenntnis nach § 9 III Lieferkettensorgfaltspflichtengesetz” (2022) 25(23) Neue Zeitschrift für Gesellschaftsrecht 1093.

[24] Gehling, Ott ve Lüneborg (n 3) 237; Ehmann ve Berg (n 9) 290. Ayrıca bkz. Wagner ve Ruttloff (n 13) paragraf 30; Stemberg (n 4).

[25] Zeynep Derya Tarman, “İş Dünyası ve İnsan Hakları Zorunlu İnsan Hakları Durum Tespit Yükümlülükleri” (2022) 71(3) Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 1183, 1214; Çiğdem Çımrın, Pınar Kara ve Fatmanur Caygın, “Alman Tedarik Zincirleri Yasası’nın Türkiye’ye Etkileri: Şirketlerin durum tespiti yükümlülükleri ve öngörüler” (2023) Friedrich Ebert Stiftung, <https://library.fes.de/pdf-files/bueros/tuerkei/20112.pdf> 8. Ayrıca bkz. Mehmet Köksal, Alman Tedarik Zinciri Özen Yükümlülüğü Kanunu Çerçevesinde Şirketlerin Sorumluluğu (1. baskı, Aristo 2022) 55-59.

[26] Tarman (n 25) 1187.

[27] Sherpa, “French cosmetics company Yves Rocher facing court proceedings for failure to ensure freedom of association and workers’ rights in Turkey” (2022) <https://www.asso-sherpa.org/french-cosmetics-company-yves-rocher-facing-court-proceedings-for-failure-to-ensure-freedom-of-association-and-workers-rights-in-turkey>.

[28] Ulaş Baysal ve Çiçek Ersoy, “Alman Tedarik Zincirleri Özen Yükümlülükleri Kanunu (Lieferkettensorgfaltspflichtengesetz) ve Türkiye’deki Çalışma İlişkilerine Etkileri” (2022) 48(2) Sicil İş Hukuku Dergisi 72, 81-82.

[29] Anastasiia Omelchuk ve Achim Sponheimer, “Bedeutung des Lieferkettensorgfaltspflichtengesetzes (LkSG) für die pharmazeutische Industrie” (2023) 85(3) Pharmind 234, 238; Galina Kolev ve Adriana Neligan, “Effects of a supply chain regulation: Survey-based results on the expected effects of the German Supply Chains Act” (2022) Institut der Deutschen Wirtschaft Report 8/2022, 14.

[30] Tobias Brouwer, “Noch viele offene Rechts- und Auslegungsfragen zum Lieferkettensorgfaltspflichtengesetz – Hinweise zum VCI-Diskussionspapier zur Umsetzung des LkSG” (2022) 15(5) Corporate Compliance Zeitschrift 137, 144; Ehmann ve Berg (n 9) 293.

[31] Madde 5, BASF Türk Kimya Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. ve Türkiye’deki Bağlı Ortaklıklarının Satın Alma Genel Koşulları <https://www.basf.com/global/documents/en/about-us/suppliers-and-partners/download-center/BASFGroupTurkey_GeneralConditionsofPurchase_TR.pdf >.

[32] Köksal (n 25) 68. Ayrıca bkz. Sebastian Konrads ve Stine Walter, “Das neue Lieferkettensorgfaltspflichtengesetz – Herausforderungen, Chancen und Ausblick” (2022) 15(4) Zeitschrift für Außen- und Sicherheitspolitik 373, 380; Muhammed Tarhan, “New German supply chain law offers opportunities for Turkey, says envoy” (2023) Anadolu Ajansı <https://www.aa.com.tr/en/economy/new-german-supply-chain-law-offers-opportunities-for-turkiye-says-envoy/2796078>.

[33] Bkz. Değer Akal, “Tedarik Zinciri Yasası: Türkiye nasıl etkilenecek?” (2023) Deutsche Welle <https://www.inspiredminds.de/tr/tedarik-zinciri-yasas%C4%B1-t%C3%BCrkiye-nas%C4%B1l-etkilenecek/a-63291647>; Wanja Wellbrock, “Ganzheitliches Risikomanagement in der Lieferkette – Strategisches Potenzial des Lieferkettensorgfaltspflichtengesetzes” (2022) 75(1) ifo Schnelldienst 12, 15; Andreas Rühmkorf, “The German Supply Chain Law: A First Step Towards More Corporate Sustainability” (2023) 20(1) European Company Law 6, 12-13.

[34] Tarman (n 25) 1214.

[35] Bkz. Ludger Giesberts, “Sorgfaltspflichten für die Lieferkette: Das deutsche Gesetz und der EU-Richtlinienentwurf” (2022) 41(20) Neue Zeitschrift für Verwaltungsrecht 1497; Peter Jung, “Werteschöpfung in der Liefer- und Absatzkette? – Zum Kommissionsvorschlag für eine Richtlinie über die Sorgfaltspflichten von Unternehmen im Hinblick auf Nachhaltigkeit” (2022) 19(3) Zeitschrift für das Privatrecht der Europäischen Union 109.