Avrupa Komisyonu tarafından 21 Nisan 2021 tarihinde sunulan öneri ile Avrupa Birliği yasama yolculuğuna başlayan ve uzun görüşmeler sonucunda oluşturulan ortak taslak metin üzerinden Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyinden sırasıyla 13 Mart 2024 ve 21 Mayıs 2024’te onayını alan ve tam adı “Yapay Zeka Hakkında Uyumlaştırılmış Kurallar Getiren ve Bazı Birlik Yasama Tasarruflarını Değiştiren (AB) 2024/1689 sayılı Tüzük” olan Avrupa Birliği Yapay Zekâ Tüzüğü (“Tüzük”) 12 Temmuz 2024 tarihinde Avrupa Birliği Resmî Gazetesi’nde yayımlanmıştır.
Tüzük, Avrupa Birliği Resmî Gazetesi’nde yayımlanma tarihi olan 12 Temmuz’dan itibaren yirminci güne karşılık gelen 1 Ağustos 2024 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Tüzük, Avrupa Birliği içerisinde kısaca “Yapay Zekâ Yasası” olarak adlandırılsa ve diğer yargı çevrelerine de bu kullanım sirayet etse de, bu düzenlemenin bir ulusal yasal düzenleme değil bir Avrupa Birliği tüzüğü olduğu vurgulanmalıdır. Bu itibarla Tüzük, ek bir düzenlemeye gerek kalmaksızın tüm Avrupa Birliği üye ülkelerinde yürürlüğe girip öngörülen takvime göre uygulanmaya başlayacaktır.
Tüzük’ün Zaman Bakımından Uygulanması
Tüzük’ün uygulama aşaması, tıpkı hazırlık aşaması gibi uzun bir sürece yayılacaktır.
Tüzük’ün getirdiği yükümlülüklere uyulması, gerekli kurumsal sistemin kurulması ve ilgili aktörlerin bunlara hazırlanması için zaman gerektiği, bizzat Avrupa Birliği yasa koyucuları tarafından da kabul edilen bir gerçek olarak ön plana çıkmaktadır. Bu sebeple, Tüzük’ün yürürlüğe girme tarihi ile uygulanmaya başlama tarihi arasında farklılıklar mevcuttur.
Tüzük’ün farklı kısımlarının uygulanmaya başlaması farklı zamanlarda gerçekleşecektir. İlk olarak, başlangıç hükümlerini ve yasaklanan yapay zekâ faaliyetlerine ilişkin düzenlemeleri içeren I ve II numaralı bölümler 2 Şubat 2025’ten itibaren uygulanmaya başlayacaktır. Tüzük’ün genel uygulanmaya başlama tarihi ise 2 Ağustos 2026’dır. Mevcut AB ürün güvenliği mevzuatıyla bağlantılı olan bazı yüksek riskli yapay zekâ sistemlerine ilişkin yükümlülüklerin uygulanması ise 2 Ağustos 2027’den itibaren başlayacaktır.
Bu açıklamalar ışığında Tüzük’ün zaman bakımından uygulanmasını kısaca şu tabloyla özetlemek mümkündür:
Tüzük Yürürlüğe Girdikten 6 Ay Sonra
( 2 Şubat 2025) |
Avrupa Birliği üye devletleri yasaklanmış sistemleri aşamalı olarak kaldıracaktır. |
Tüzük Yürürlüğe Girdikten 12 Ay Sonra
( 2 Ağustos 2025) |
Genel amaçlı yapay zekâ modellerine getirilen yükümlülükler yürürlüğe girecektir |
Tüzük Yürürlüğe Girdikten 24 Ay Sonra
( 2 Ağustos 2026) |
Tüzük Ek III’te yer alan yüksek riskli sistem yükümlülükleri yürürlüğe girecektir |
Tüzük Yürürlüğe Girdikten 36 Ay Sonra
(2 Ağustos 2027) |
Mevcut durumda başka Avrupa Birliği mevzuatına tabi olan yüksek riskli sistem yükümlülükleri yürürlüğe girecektir. |
Tüzük’ün Düzenlediği Temel Hususlar
Tüzük geniş bir şekilde tanımladığı yapay zekâ sistemi tanımına giren sistemleri ve genel amaçlı yapay zeka modellerini, taşıdıkları risklere ve kullanım alanlarına göre teknik gerekliliklere ve çeşitli katı yükümlülüklere tabi tutmaktadır.
Tüzük’te genel amaçlı olmayan yapay zekâ modelleri tanımlanmamakta; yapay zekâ sistemi ve genel amaçlı yapay zekâ modeli ise aşağıdaki gibi tanımlanmaktadır:
Yapay Zekâ Sistemi (Artificial Intelligence System): | Yapay zekâ sistemi farklı ölçülerde özerklikle çalışacak şekilde tasarlanmış ve kullanıma alındıktan sonra da gelişip adapte olabilen ve açık veya örtülü hedefler doğrultusunda aldığı girdilerden, fiziksel veya sanal ortamları etkileyebilecek tahmin, içerik, öneri veya karar gibi çıktıları nasıl oluşturabileceği yönünde çıkarımlarda bulunan makine tabanlı bir sistemi ifade eder. |
Genel Amaçlı Yapay Zekâ Modeli (General Purpose Artificial Intelligence Model): | Genel amaçlı yapay zekâ modeli, özerk bir gözetimle büyük miktarda veri kullanılarak geliştirilenler de dahil ama piyasaya sürülmeden önce araştırma, geliştirme veya prototip oluşturma faaliyetleri için kullanılanlar hariç olmak üzere, önemli genel yetenekler sergileyen ve piyasaya sürülme şekline bakılmaksızın geniş bir yelpazedeki farklı görevleri yetkin bir şekilde yerine getirebilen ve çeşitli alt sistemlere veya uygulamalara entegre edilebilen yapay zekâ modelini ifade eder. |
Risk Temelli Yaklaşım ve Risk Sınıflandırması
Tüzük’ün sistematiğinde, uzun zamandır çeşitli yargı çevrelerindeki düzenleme çalışmaları ile standardizasyon kurallarının tasarımında kuvvetli yer edinmiş risk temelli yaklaşım mevcuttur. Bu kapsamda, yapay zekâ sistemlerinin bazı faaliyetlerde kullanımı tamamen yasaklanmış olup, diğer yapay zekâ sistemleri ile genel amaçlı modeller risk seviyelerine göre sınıflandırılmaktadır.
Yapay zekâ sistemleri için yapılan sınıflandırma, Avrupa Komisyonu tarafından yapılan bilgilendirmelerde daha kolay şekilde anlaşılabilmesi için dört temel başlık altında ifade edilmektedir:
- Kabul edilemez risk taşıyan sistemler: Bu kavram Tüzük m. 5 uyarınca yasaklanmış faaliyetlerde bulunan sistemleri ifade etmektedir.
- Yüksek risk taşıyan sistemler: Bu kavram Tüzük m. 6 uyarınca belirlenen sektör ve faaliyetlerde kullanılan sistemleri ifade etmektedir.
- Sınırlı risk taşıyan sistemler: Bu kavram Tüzük m. 50’de yer alan şeffaflık yükümlülüğünü tetikleyen işlevlerde bulunan sistemleri ifade etmektedir
- Düşük risk taşıyan sistemler: Bu kavram is ne yasaklanmış ne de yüksek riskli olan sistemleri ifade etmektedir.
Kabul edilemez risk taşıyan sistemler, yüksek riskli sistemler ve düşük riskli sistemler arasında birbirini dışlayan bir hiyerarşi mevcuttur. Yani bir sistem, bu üç kategoriden birine dahilken diğerine dahil olamaz. Ancak sınırlı risk taşıyan sistemler daha farklıdır. Yüksek ya da düşük riskli bir sistem, aynı zamanda işlevine göre sınırlı risk taşıyan risk grubuna da dahil olabilir. Dolayısıyla, kabul edilemez risk taşıdığı için yasaklanmış olanlar haricindeki tüm sistemler için sınırlı risk ile eşleştirilen faaliyetlerin gerçekleştirilmesi ve ilgili yükümlülüklerin uygulanması mümkündür.
Tüzük’ün Uygulama Kapsamı
Tüzük, sektör spesifik bir düzenleme olmayıp, tüm sektörleri kapsamaktadır.
Tüzük’ün uygulanması için üçü olumlu biri olumsuz dört temel şart mevcuttur:
- Ortada bir yapay zekâ sistemi veya genel amaçlı bir yapay zekâ modeli bulunmalıdır.
- Yapay zekâ sistemleri için kapsamda kalan operatörlerden biri veya genel amaçlı yapay zekâ modeli için bir sağlayıcı (provider) bulunmalıdır.
- Tüzük’ün ilgili operatör bakımından öngörülen coğrafi uygulama alanı içinde kalınmalıdır.
- Olumsuz şart olarak, Tüzük’ün uygulanma istisnalarından biri mevcut olmamalıdır.
Özellikle coğrafi uygulama alanı bakımından Tüzük, Türkiye için doğrudan etki doğurabilecek niteliktedir. Nitekim, Tüzük’ün 2. maddesinde yer alan Kapsam maddesi açıkça:
- Bir yapay zekâ sistemini veya genel amaçlı yapay zekâ modellerini Avrupa Birliği pazarına sunan veya hizmete sokan (Avrupa Birliği veya üçüncü bir ülkede bulunup bulunmadığına bakılmaksızın) herhangi bir sağlayıcıya,
- Avrupa Birliği’nde kurulu olan veya Avrupa Birliği’nde bulunan ve yapay zekâ sistemini kendi kontrolünde kullanan operatörlere (deployer), ve;
- Üçüncü bir ülkede bulunan herhangi bir sağlayıcı veya kullanıcının, ürettiği yapay zekâ çıktısının Avrupa Birliği’nde kullanılmasının amaçlandığı durumlarda,
Tüzük’ün Avrupa Birliği dışında da uygulama alanı bulacağını belirtmektedir.
Dolayısıyla, her ne kadar Tüzük, Avrupa Birliği kurumlarının iç yasal süreçlerinden geçip orada uygulanacak bir Avrupa Birliği hukuk kaynağı olarak yayımlanmış olsa da, aynı Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü’nde olduğu gibi, kapsam maddesinde belirtilen durumlara dahil olan Avrupa Birliği dışındaki aktörlere yasal olarak etki edecektir. Ayrıca, konuya ilişkin halihazırda sistematik şekilde ortaya konulan kural sistematiği olması açısından diğer yargı çevrelerini de şimdiden etkilemekte olup ilerleyen süreçlerde daha da etkileyecektir.
Türkiye’deki Aktörlerin Dikkat Etmesi Gereken Hususlar
Yukarıdaki açıklamalar ışığında Tüzük’ün Türkiye’deki aktörlerin üzerinde doğrudan ve dolaylı etkileri olacaktır.
- Tüzük, Kapsam maddesinde belirtilen kapsam içerisinde kalan operatörler üzerinde, Türkiye’de yerleşik olsalar dahi, doğrudan etki doğuracaktır.
Avrupa Birliği’nin Türkiye ve Türk aktörler büyük bir ekonomik alan ve iş birliği teşkil ettiği düşünüldüğünde, bu hususun Türkiye’deki aktörlerin üzerinde önemli bir etki olacağı değerlendirilmektedir.
- Yapay Zekâ alanındaki ilk hukuki düzenleme olan Tüzük, uluslararası gelişmeleri önemli ölçüde etkilemektedir.
Türkiye özelinde hem Gümrük Birliği düzenlemeleri, hem de Türkiye’nin bir Avrupa Birliği Üye Adayı olması sebebiyle mevzuat çalışmalarında Avrupa Birliği düzenlemeleri, sadece bir kaynak olmanın ötesinde temel referans kaynak olarak öne çıkmaktadır. Bu itibarla Türkiye’de yapılacak yasal düzenleme çalışmalarında Tüzük’ün önemli bir şekillendirici unsur olarak öne çıkacağını söylemek mümkündür.
Türkiye’de Yapay Zekâ Düzenlemelerine İlişkin Çalışmalar
Yapay zekâ sistemlerinin düzenlenmesi için Türkiye’de de kapsamlı çalışmalar yapılmaktadır.
- 2021 yılında, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı iş birliğinde ve ilgili tüm paydaşların katılımıyla hazırlanan Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi 2021-2025, 2021/18 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi 20/08/2021 tarihli ve 31574 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
İlgili stratejide, 2021-2025 yılları arasında Türkiye’nin yapay zekâ alanındaki çalışmalarını ortak zemine oturtacak tedbirler ve söz konusu tedbirleri hayata geçirmek için oluşturulacak yönetişim mekanizması ortaya konulmuştur. Stratejik öncelikler kapsamında 24 amaç ve 119 tedbir belirlenmiştir.
- 24 Haziran 2024 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Türkiye’nin ilk Yapay Zekâ kanun teklifi sunulmuştur.
8 maddeden oluşan kanun teklifinde, yapay zekâ sistemleri, “insan benzeri bilişsel işlevleri yerine getirebilen ve öğrenme, mantık yürütme, problem çözme, algılama ve dil anlama gibi yeteneklere sahip bilgisayar tabanlı sistemler” olarak tanımlanmaktadır. Kanun taslağı, yapay zekâ teknolojilerinin güvenli, etik ve adil kullanılmasını sağlamak, kişisel verileri korumak ve yapay zekâ sistemlerinin gelişimi için düzenleyici bir çerçeve oluşturmayı amaçlamaktadır.
- 24 Temmuz 2024 tarihinde ise, Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi 2024-2025 Eylem Planı yayımlanmıştır.
Söz konusu eylem planı, Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi 2021-2025’i güncellemektedir. Uzun vadede, Türkiye’nin stratejik odaklarının başında kaynakların etkin kullanımı için üretken yapay zekâ sistemlerinin geliştirilmesi, Türkçe dil modelleri kullanılarak katma değerli ürün ve hizmetlerin geliştirilmesi, Ar-Ge, yenilikçilik ve girişim ekosistemlerinin güçlendirilmesi, yüksek başarımlı hesaplama altyapılarına ve veriye erişim imkânlarının artırılması ve işgücünün dönüşümü ve uzman insan kaynağının artırılması olduğunun altı çizilmiştir.
Sonuç
Tüzük, başta Avrupa Birliği olmak üzere ülkemiz de dahil olmak üzere tüm dünyada yapay zekaya ilişkin düzenleme çalışmalarını etkilemektedir. Kapsam bakımından doğrudan Avrupa Birliği içerisinde olmayan yapay zekâ ekosistemi aktörleri üzerinde de doğrudan etki doğurabilecek şekilde tasarlanmıştır.
Tüzük’ün tam olarak uygulamaya girmesi zaman alacak olsa da, ilgili sürenin, mevzuatla uyum için gerekli hazırlıkların yapılması için verimli şekilde kullanılması gerektiği değerlendirilmelidir.
Türkiye’deki aktörlerin hem Türkiye’de atılacak adımları etkileyecek olması hem de uygulama kapsamının genişliği itibariyle doğrudan kapsamda kalabilecek olmaları sebebiyle Tüzük’e ilişkin gelişmeleri takip etmeleri gerekmektedir.
Tüzük kapsamındaki konulara ilişkin teknik ve hukuki değerlendirmeler ile hukuki analizlerin yapılması zaman alan süreçlerdir. Bu doğrultuda, kapsamda kalacak aktörlerin şimdiden Tüzük’e ilişkin değerlendirme ve analiz süreçlerini başlatmaları faydalı olacaktır.
AB Yapay Zekâ Yasası – Yapay Zekâya İlişkin İlk Kapsamlı Yasal Düzenleme başlıklı daha önceki yazımızı incelemek için, lütfen linke tıklayınız.
Konuya ilişkin daha fazla bilgi almak için, bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Yasal uyarı: Bu bilgilendirme notu içerisinde sunulan bilgiler yalnızca bilgilendirme amacı taşımakta olup, hukuki tavsiye teşkil etmemektedir.